Ne olacak bu ekonominin hali?

  • Home
  • Ne olacak bu ekonominin hali?
Ne olacak bu ekonominin hali?
Ünlü ekonomist Salih Neftçi, krizi bahane eden yabancı oyuncuların Türkiye’de dolara atak yapmak istediğini ama YTL’nin gücünü koruyacağını söyledi Abone ol

Salih Neftçi’ye göre Türkiye’de karamsarlık yurtdışından kaynaklanıyor. Neftçi ‘Türkiye dışarıdan tokat yese bile bütçe disiplini sağlandıkça büyüme eksiye düşmez’ dedi.

Türkiye’nin uluslararası aranedaki en ünlü ekonomisti Prof. Dr. Salih Neftçi dün sessiz sedasız geldiği İstanbul’da bankacılar, holding ve şirket yöneticilerinin katıldığı bir grup profesyonele özel bir ders konferans verdi. ‘2008 yılının büyük riski’ isimli konferansa katılan yöneticiler Türk ve dünya ekonomisinin geleceğine Neftçi’nin gözüyle bakma fırsatını yakaladı. Uluslararası piyasalarda yaşanan krizle ilgili konuşmaya başlarken ‘Bernanke, Avrupa Merkez Bankası ne kadar farkında emin değilim’ diyen Salih Neftçi, gelişmeleri anlayan bir avuç insanın olduğunu söyledi. Krize konu olan üst düzeyde enstrümanlar ve fiyatlandırmayı anlamayan çok sayıda insanın olduğuna dikkat çeken Neftçi, tüm dünyanın ‘mortgage krizi’ ya da ‘kredi krizi’ dediği krizin gerçek adını söyledi. Neftçi ‘Yaşananlar ‘korelasyon krizi’dir dedi ve anlatmaya başladı. Konferanstaki sunumu gerçekten bu işi anlayan ya da bu işle meşgul olanların bile zaman zaman tıkandığı bir konu olduğu için Neftçi ile ayrıca özel bir röportaj yaptık. Aynı zamanda star’ın ekonomi yazarı olan Neftçi’ye krizin nereden gelip nereye gideceğini, Türkiye’nin bundan nasıl etkileneceğini sorduk.

Konferansınızda kullandığınız SIV, CDO gibi terimler bu işten uzak olan insanlar için sanki uyuşturucu ismi gibi, gerçekten ne olduğu anlaşılmayan şeyler. ABD’deki krizi basit bir dille anlatırsak perde arkasında neler var neden kaynaklanıyor?

ABD’deki kriz kredi enstrümanlarından kaynaklanıyor. Kredi enstrümanları deyince herkes bunu çok ender rastlanan, çok önemsiz piyasaların küçük bir parçası olarak görüyor. Ama öyle değil. Kredi piyasaları borsaların beş misli, emtia piyasalarının yaklaşık 10 misli büyüklüğünde. Sadece faiz piyasası, kredi piyasalarından büyük. Ama orada da fark fazla değil. Şimdi kredi piyasası demek ki dünyada iki numaralı piyasa, o da zaten faizle ilişkili. Dünyada borsaları, emtia ve döviz piyasalarının hepsini toplayın kredi piyasası etmez. Şimdi böyle bir piyasada birden bire değerler yüzde 35-40 düşmüşse ortalık karışır.

Burada değer kaybeden nedir?

Buna bir menkul kıymet olarak bakın. Örneğin bono size ne öd seo üyor, faiz... Faiz yükselince bononun değeri düşer. Kredi piyasası da böyle. Krediniz düşük olunca bunun için yüksek risk primi ödüyorsunuz. Bu da bir çeşit enstrüman. Nasıl bono ve hissenin değeri düşerse, çıkarsa kredi enstrümanlarının değeri aynı şekilde yükselir, azalır. Şimdi olay şu oldu: Yüzde 35-40 darbe yedi.

Piyasalarda ortaya çıkan zarar nereye ulaştı?

Bunu hesaplamak çok zor. Kayıp miktarını bankalar 400 milyar dolar diyor. Toplam baktığınız zaman bu işin sonunda 2 trilyon dolarlık zarar yazılacak.

ABD ekonomisi son yıllarda 3 trilyon dolardan fazla cari açık verdi. Yani ürettiğinden fazla harcanmış. Kredi piyasalarında da bu fonlanmış gibi gözüküyor...

ABD’nin toplam serveti 55 trilyon dolar. İlk bakışta bu zarar 55 trilyon doların içinde fazla büyük değil gibi gözüküyorsa da aslında bu zarar büyük bir zarar. Demek ki ne olmuş. Son 4-5 yılda rahat yaşamış Amerika. Kredi çok ucuzmuş. Şimdi fiyatların sanıldığı kadar yüksek olmadığı görülüyor. Ve bunun maliyeti ödenecek. Yani yiyip içmişler şimdi hesap gelmiş.

KREDİLER GERİ ÇAĞRILIR!

Peki en kötü senaryo nedir?

Dünya piyasalarında şu anda etkisini görmediğimiz 2.5-3 trilyon dolarlık kredi geri çağrılır. Böyle bir şey olursa kredi piyasaları kalmaz. Tarihte yaşanan krizlerde bu şekilde kredi daralması yaşanmadı. Zaten Asyalı ve Körfez ülkelerindeki sermaye bu tür bir senaryoya izin vermez. Fakat şu anda sermayenin verdiği bir karar yok. Sermaye kararı verir ve FED hızlı faiz indirirse borsalar yüzde 30 yükselir. Piyasalarda ‘bu adam batarsa kısa vadede batar, uzun vadede batmaz’ deniliyor. Bu ortadan kalkarsa sorun çözülür. Şu anda zararlar yazılmış değil. 6 ay sonra zarar yazılacak.

Konferanstaki konuşmanızda büyük oyuncuların Türkiye’yi kolladığını doları YTL karşısında yüzde 10-15 gibi yükselteceklerini söylediniz. Kura böyle bir atak olursa ne olur?

Büyük oyuncular YTL’yi kolluyor. Zamanlamayı iyi yapıp doları yukarı çekmek istiyorlar. Bunu bir kere denediler ama başarılı olamadılar. Kura atak olur ama geri gelir. 

Neden?

Geri gelmesinden başlayalım. Geri gelmesinin nedeni carry trade’in devam edecek olması. Carry trade konusunda şu anda ortada ciddi bir problem yok. Japonya faizleri indirecek. Zaten sıfıra yakın. ABD faizleri düşüyor. Türkiye faizleri yüzde 15’in altına ne zaman gelir? Öyle kolay gelmeyecek. Veya yüzde 14’ün altına hiç kolay gelmeyecek. Üstelik Türkiye istikrarlı gidiyor, mali disiplin var. Böyle bir durumda adam niçin kalksın, kalıcı olarak YTL satsın. Satsa bile, yine bakacak Türkiye faizleri yüzde 15’te, Japon faizi ‘sıfır’, diyelimki kur yüzde 10-15 yükseldi, yine geri gelecek. Zaten bu nedenden dolayı YTL biraz değer kaybetse hemen fırsatı yakalayıp piyasaya giriyorlar. Bu yüzden değerli YTL’ye devam.


Bize ‘temiz’ diye bakıyorlar


SALİH Neftçi’nin konferanstaki konuşmasında katılımcılardan yabancıların Türkiye’ye bakışı konusunda soru geldi. Türkiye piyasasından yabancıların çıkmayacağını söyleyen Neftçi şöyle devam etti: ‘Yabancılar çıkmaz, kıpırdayamazlar. Asyalı, Güney Amerikalılar kredi enstrümanlarına girmemiş. Bizim bilançolara temiz diye bakılıyor. Daha önceden bize kirli diyorlardı şimdi bu enstrümanlarda olmadığımız için temiz olduk. Türkiye’de bankaların kredi pozisyonları ‘long’ değil.’ Euro/dolar paritesiyle ilgili olarak da Neftçi, doların güç kazanarak paritenin 1.35 seviyesine geleceğini, Japon Yen’inin 110 dolar seviyesine erileyeceğini söyledi.


En kötü senaryoda bile Türkiye yüzde 1-2 büyür


Trilyon dolarlık kredi daralmasından söz ediyorsunuz. Bu dünya ekonomisi için hayli önemli. Yani ekonomilerde büyüme durma noktasına gelebilir. Bunun Türkiye’ye yansıması nasıl olacak?

Bunun Türkiye’ye yansıması iki yoldan olabilir. Bir tanesi, şu anda piyasalar karıştı ama reel ekonomi karışmadı, ekonomiler gidiyor. Reel ekonomi karışırsa mesala büyümede ABD ve Avrupa’da eksi rakamlar gelirse, Asya’da büyüme hızla düşerse bu da oyuncuları tedirgin eder. Bu tedirginlik de döviz piyasasında çalkantı yaratır. Türkiye’yi birinci olarak böyle etkiler. İkinci olay ise Türkiye’de pek bilinmeyen bir olay. Türkiye securitization dediğimiz yani tüketici, ihracatçı, ithalatçı gibi kimlerin kredisi varsa bunları paketleyip uluslararası piyasada satan bir numaralı gelişmekte olan piyasa. Türkiye bu konuda çok ilerlemiş bir piyasa. Brezilya’ya örnek diye gösteriliyoruz. Demek ki securitization piyasasında bir sakatlık çıkarsa o zaman Türkiye’deki kredilerin yeniden paketlenip başkasına satılmasında bu süreç zora girer. Bu bir yerde döviz darlığı ama aynı zamanda da kredi darlığına neden olur. 

Bu tehlike söz konusu mu?

Şu anda bunun böyle olacağını gösteren bir kanıt yok. 

Bir söz ettiniz konferansta ‘ En kötü senaryoda bile Türkiye yüzde 1-2 büyür’ diye. Bu tespitiniz neye dayanıyor?

Karamsarlık daha çok yurtdışından kaynaklanıyor. Yurtdışındaki kredi pastasının küçülmesinden kaynaklanıyor. Türkiye’ye baktığımız zaman ciddi bir dış açık var. Ama aynı zamanda Türkiye’de genç nüfus, zenginleşmek isteyen bir nüfus var, yeni iş kurmak ihtiyacı çok fazla, girişimci sayısı artıyor. Türkiye piyasalarında büyüme dürtüsü, isteği çok yüksek. Böyle piyasalarda en kritik gösterge bütçe disiplinidir. Bütçe disiplinini siz sağlayın büyümeniz negatif olmaz. Türkiye’de iyi durumlarda yüzde 8-9, normal durumlarda 5-6 olması lazım. Diyelim ki ‘tokat yediniz’. Yine de yüzde 1-2 büyürsünüz.


Krizin bitmesi için gereken dört şart

KREDİ piyasasında kaynaklanan krizde şu anda kimsenin zarar yazmadığını söyleyen Salih Neftçi, altı ay sonra zarar yazılacağını, moral verilirse piyasaların rahatlayacağını söyledi. Neftçi uluslararası piyasalarda yaşanan krizin sona ermesi için öncelikli şu dört olayın olması gerektiğini belirtti: 

ABD, Avrupa başta olmak üzere dünyada enflasyonun yükselmemesi lazım. Yurtdışında enflasyon artarsa batan batar. 

ABD Merkez Bankası’nın iyi zamanda faiz indirmesi gerekiyor. Şimdiye kadar olaylar kötü giderken indirdi. İyi haberler geldiğinde moraller iyiyken yapılacak faiz indirimleri psikoloji değiştirecektir.

ABD ekonomisinde resesyon olasılığı ortadan kalkmalı. Bu da önümüzdeki dönemde ABD’den gelecek veriler sinyalini verecek. 

Kredi piyasalarındaki enstrümanlardan kaynaklanan sorunlara özellikle ‘monoline’ gibi sorunlara çözüm bulunması gerekiyor.


ABD nedeni bilmiyor uzmana para yok


ABD’de yaşanan krizin önüne geçmek için FED’in faiz indirimi, merkez bankalarının likidite pompası, Başkan Bush’un ekonomi paketi yetmedi. Salih Neftçi’ye ‘ABD yönetimi ne yapabilir diye sorduğumuzda verdiği yanıt hayli ilginç oldu:

‘Aynı soruyu New York’ta konferansta bana ‘ABD yönetimi ne yapabilir’ diye sordular. ‘Herşeyden önce anlamaları lazım, ne olduğunu’ dedim. Bunu anlamak için uzman lazım. Malesef bu hisse senedi gibi değil. Borsada F/K’ya bakarsınız, şirketin bilançosunu incelersiniz olur. Krediyi alıp satmak öyle kolay değil. Çünkü kredinin maliyeti malesef batıkların korelasyonuna bağlı. Bu hiç kolay olmayan soyut bir olay. Bunun uzmanları var. Uzmanların bir tanesinin yıllık maaşı ise en az yarım milyon dolar. ABD Hükümeti 100 bin dolardan fazla maaş veremiyor uzmanlara. O zaman ABD hükümeti hiçbir zaman bu işin ne olduğunu anlayamaz.’

YENER YALÇIN/ Star



Kategori : EKONOMİ
Whatsapp İletişim