Ulusalcılar Erdoğan ile başa çıkabilecek lider ararken Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Erdoğan'a rakip olacak ismi buldu.
İşte Ahmet Hakan'ın köşe yazısı...
ÖFKESİ yerinde... Pragmatizmi dozunda... Manevra kabiliyeti yüksek...
Gerektiğinde "Ananı al da git" diyerek efelenecek, gerektiğinde "Şımarmayacağız" diyerek alttan alacak...
Halk gibi anlayan, halk gibi konuşan... Mesela varoştakinin "Yahu bu da bizim gibi" diyebileceği...
Eşinden "Bizim Hanım" diye söz eden... Büyük küçük demeden bütün kadınlara "Abla" diyen...
Kalabalıklara dokunabilen...
Yürüyüşü endazeli, natıkası kuvvetli, ihtirası müthiş, doğuştan talihli bir adam aranıyor!
O halde gelin...
Meydana çıkan ya da çıkmayan olası yiğitlere bir bakalım...
Bu isimlerden bir "O adam" çıkar mı, anlamaya çalışalım...
* * *
MEHMET HABERAL: Tertipli ama prensip sahibi olmayan bir doktor... Prensip sahibi değil; çünkü Erdoğan’la başlangıçta bir "temas" kurmak için çırpındı durdu... Teması sağl breast reduction turkey prices ayamayınca da "azılı" bir muhalif oldu... Şimdi kendine ait üniversitenin televizyonunda rol çalıp isim yapmaya çalışıyor... Ancak bırakın kalabalıkları dalgalandırmayı, "Memleket elden gidiyor" konulu heyecansız panellerde yaptığı konuşmalarla kendi adamlarının bile uyumasına engel olamıyor.
MUSTAFA SARIGÜL: O da Erdoğan gibi entel değil... O da Erdoğan gibi alt sınıfları kendisine meftun edecek bir potansiyele sahip... O da Erdoğan gibi çok oy almayı başarıyor... Ancak iki kusuru var: Partisi yok ve yukarıdakilerle çatışacak cesarete sahip değil... Bir de düşman kazanmaktan ödü kopuyor... Eğer kendisine bir parti bulursa ve Tarık Buğra’nın "Düşman Kazanma Sanatı" adlı kitabını okuyup sindirirse, küçük de olsa bir umut var gibi...
TUNCAY ÖZKAN: Ulusalcı kesimin parlak vaizi... Galeyana getirme üstadı... "laik gözyaşı geceleri"nin unutulmaz imam hatibi... Kitle dalgalandırma ustası... Ancak mühim bir sorunu var: Tabanı yok... Tabansızlık sorununu umutsuz bir şekilde "Kaç kişiyiz biz" kampanyalarıyla aşmaya çalışıyor... Biri ona "yapay bir taban" ile siyaset yapılamayacağını anımsatsa iyi olur...
SÜHEYL BATUM: Yürüyüşünde bir endaze var mı bilmiyorum ama natıkasının kuvvetli olduğunu biliyorum. Ama halkın o tuhaf ölçülerine vurulduğunda, o natıka bir işe yarar mı? Çetrefilli dönemlerde televizyonlara çıkıp hukuk adına "O olmaz, bu olmaz" diyerek kazanılmış bir önemle, yeryüzünün hangi halkını coşturmak mümkün olabilir ki?
KEMAL DERVİŞ: Seveni çok seviyor, nefret edeni çok nefret ediyor... Bu açıdan "O adam"a benziyor... Ancak "O adam"daki ihtiras, kendisinde yok... İşte bakın: Uluslararası bir görevi fırsat bildi ve tası tarağı toplayıp uzaklaştı buralardan... Çünkü buraların kendine özgü desisesine, karanlığına, derinliğine, kabalığına, duygusallığına uyum sağlayamadı... İmanı zayıf geldi... Halbuki pekálá "O adam"ın bu taraftaki karşılığı olabilirdi.
RİFAT HİSARCIKLIOĞLU: O da muhafazakár... O da Kayseri mektebinden geliyor... O da endazeli yürüyor... O da etrafıyla büyülü bir iletişim kurabiliyor... Ve fakat... Cesareti yok... Armudun pişmesini, ağzına düşmesini bekliyor... İşin çilesini çekmeye razı değil... Acısızından istiyor... Bu nedenle de bir efsane yaratamıyor... "O adam"ın düştüğü yerden kendisinin kalkacağına iman etmiş ama ya "O adam" düşmezse? İşte bunu hesap edemiyor.
MEHMET ALİ BAYAR: Bazı adamlar vardır: İkili ilişkilerde müthiştirler... Ancak... İkili ilişkilerde elde ettikleri muazzam sempatiyi, kitleyle kurdukları ilişkilerde bir türlü oluşturamazlar... Örnek: Mehmet Ağar... Bu Mehmet de biraz öyle... Tanıyıp da sevmeyeni yok... Ancak ne zaman bir kitlesel adım atsa olmuyor / olamıyor... Bir eksiklik var ama ne? Belki de medyayla arayı çok iyi tutmasından kaynaklanan bir sorun vardır... Yani biraz kavga lazım bu Mehmet’e...
MELİH GÖKÇEK: "O adam", en çok "Bu adam"dan korksun... Ben hayatımda kitleyi entrikayla yönlendirme gücü bu kadar yüksek bir adam tanımadım... İşte bakın: Kaç yıldır Ankara denilen Cumhuriyet Başkenti’ni parmağında oynatmayı başarıyor... "Sağcılar bana oy versin / Solcular nereye isterse gitsin" şeklinde dáhiyane bir formül buldu, hálá ekmeğini bu formülden çıkarıyor... Eğer bir gün "O adam"dan koparsa, Ankara’da başardığını memleket çapında başarabilir mi emin değilim ama "O adam"ın en büyük belalısı olacağından adım gibi eminim...
Kategori : MEDYA